Kurum Kültürüne Uyum

Kurum Kültürüne Uyum konusundan önce, kendinize şu soruları bir sorun:
Puzzle’ın bir parçası mıyım?
Yeni bir işe girmeyi düşünüyor ama artık eski çalıştığınız gibi yerler olmasını istemiyor musunuz?
Veya içinde bulunduğunuz kurumu çokça sorgulamaya mı gidiyorsunuz?
Çalışma arkadaşlarınızı, yöneticinizin tutumunu, pozisyonunuzu, belki de sektörünüzü veya daha nicelerini..
Aslında birçoğumuz ile aynı düşünceler içerisinde olup bulunduğunuz kurumun kültürü sorguluyor olabilir misiniz?
Uzun zaman önce Kurum Kültürüne Uyum konusunu, sadece bir post olarak paylaşmıştım. Aldığım geri dönütlerle aslında People & Culture Corner’da da bulunmasının hepimize iyi geleceğini düşündüm.
Kariyerimizin hangi yılında veya kaçıncı şirketinde olursak olalım.. Bazen arkamıza dönüp gittiğimiz kilometre taşlarını değerlendirmek gerekiyor. Bu değerlendirme hem kendi bilgi, beceri ve tutumuzun ilerleyişini hem çalışma arkadaşlarımız ile olan iletişimimizi değerlendirmemize yardımcı olur. Diğer taraftan Kurum Kültürüne Uyum sürecinde, kurumunuzla ne denli uyumlu olduğumuzu anlayabiliriz.
Kurum kültürü, çalışanın Pazartesi günü için Pazar akşamından hissettiği duygulardır.
Kurum kültürü bir yapboz gibidir ve biz de bu puzzle’ın parçalarından biriyiz. Kendimizi sığdırmak için doğru şekle veya boyutta olmamız gerekebilir. Bunun için bazen bir tarafımız yıpranabilir, bazen bir tarafımız kesilmek zorunda kalabilir. Bunu lütfen olumsuz olarak veya kendinizi zorla bir yere uydurmak olarak değerlendirmeyin. Bazen biz yetişkinlerin de oldukça törpülenmesi gereken sivriliklerimiz olabilir. Ama yapboz için doğru parça olup olmadığımızı veya törpüleyecek yanlarımıza okay olup olmadığımızı nasıl anlarız?
Özellikle iki yılı doldurduğumuz iş yerlerinde arkamıza dönüp:
“Ben her işten önce neler hissediyorum, gün içinde, toplantı arasında neler düşünüyorum, ne kadar yol gittim ve burada gidebileceğim daha ne kadar yol var” diye sorgulamak bizleri geleceğin görülebildiği pencereler önüne getirir.
Ben bu sürecimi düşünürken deneyimlerimden bazı anahtar kelimeler seçip kendime daha derin sorular sormaya çalışıyorum.
Sizler için bu yazıyı biraz daha yazıdan çıkarıp uygulamaya dökmek istedim. Sizler için koçluk araçlarından biri olan “Değerler Çalışması”nı uyum ile bütünleştirip bir araç olarak geliştirdim. Bu çalışmayı yapıp sonra buraya dönmeniz yazının devamı için size daha iyi gelecektir.
Çalışma Kitapçığı: Değerlerim ve Şirket Uyumum
Peki, en temelden başlayarak değerlerimizi karşılaştırdık.
Ancak her şey bununla bitmiyor. Hepimizin hayatında öncelikli olan değerlendirme kriterleri vardır. Bunları soruyla ifade etmek ve derinleştirerek gitmek bizleri daha berrak ve somut bir sonuca ulaştırmada yardımcı olacaktır.
Örneğin:
- Sektörüm/pozisyonum benim değerlerim ve ilgi alanlarım ile uyumlu mu? (Benim için savunma sektörü asla ve asla çalışmayacağım ve değerlerim ile asla uyumlu olmayan bir sektördür.)
- Şirketimin kullandığı iletişim dilinden memnun muyum?
- Çalışma arkadaşlarımın davranışlarından ve birbirine yaklaşımlarından mutlu muyum?
Bu soruları derinleştirilerek arttırıbiliriz elbette.
Ben benim için en önemli 5 soruyu sizin için derledim 💭
Bulunduğum yerde gelişim alanım var mı, beni daha iyi bir “ben”e ulaştırıyor mu?
Bazı gelişim alanları bizleri challange’ta tutarken bazıları maalesef ki çok uzun zamandır gelişimden ziyade sadece bildiklerimizi pratik edecek alanlar yaratır. Bu alanlarda geliştirmek bir yana tükenmeye başlayabiliriz.
Bu işi yaparken bütünüyle kendimin yüzde kaçını bu işe veriyorum?
Bizler çoğu zaman kendimizden çok fazlasını vermeye hazır oluyoruz; bütün zamanımızı, enerjimizi, heyecanımızı… Ancak bunun yerine sadece elimizden geleni yaparak yani aslında %85’imizi versek nasıl olur?
Az mı geldi sizlere?
%85 Kuralı ile ilgili buraya çok güzel bir yazı bırakıyorum.
Yaptığım işin maddi karşılığını tam olarak alıyor muyum?
Elbette hepimizin paha biçilemez yanları ve emekleri vardır ve hatta bazı kurumlardan paha biçilemez destekler alıyor olabiliriz. Ancak ben iş ortamında maddiyatın tüm bu duygusal taraftan ayrı tutulması gerektiğine ve herkesin kendi işinin hakkı ile yapıp ücretini bilmesi gerektiğine inananlardanım. Bazen azına okay bazen çok fazlasına no da diyebilirim. Ve bu tamamen benim yaptığımın işin bendeki yansıması ile ilgilidir ki hiçbir iş arkadaşımın bunu sorgulamasına izin vermem.
Performans değerlendirmem şeffaf, net ve açıklıkla belirtiliyor mu?
Geri bildirim hepimiz için olmazsa olmaz ama bu geri bildirim hangi yolla ve neye dayandırılıyor anlamak isteriz. Bu noktada ben çoğunlukla sırtımı veriye dayamayı; neler yaptım, geri bildirim puanlarım neler açık ve mantıkla görmek isterim.
İşim ve çalışma ortamım, kendime ve sevdiklerime zaman ayırabilmem için bana alan/zaman yaratıyor mu?
Buradaki konu 5’te bilgisayarın kapandığı iş-hayat dengesi değil; keyifle giden ve kendimi recharge edebileceğim alanlar yaratan bir işim mi var yoksa her alanımı istismar edip zihnimi duyusal ve mental olarak meşgul eden bir yer mi. Çünkü bu bizim uzun vadede %85’imizi geçerek %200 bir enerji ile çalışmamıza sebep olacaktır.
Günün sonunda hepimiz bu sorgulamalara düşebiliriz. Ve belki de karşılaştırma yapmak için “iyi” ne demek bilmiyor olabiliriz. Yani ejder meyvesini hiç yemediysek ejder meyvesini özlemez veya bize iyi hissettirip hissettirmediğini anlamayabiliriz.
Bu yüzden bir sonraki hafta “Çalışanın Ejder Meyvesi”nde burada buluşalım. 🚀
Bana iletişim sayfamdaki iletişim kanallarımdan ulaşabilirsiniz.