İyi bir başlangıç: Onboarding

Bir daha gerçekleşmesi için ikinci bir şansımızın hiç olmayacağı olay nedir?
- Yaşamak?
(Bazı inanışlara göre reankarnasyon olması ve kimsenin bir şey bilmediği bir yerde bir kişinin her şeyi bilebiliyor olasılığından bu cevabı eliyorum.)
- İlk izlenim?
Yaaay! That’s right!
İlk izlenim, ilk karşılaşma, ilk hisler… İlk izlenim bırakmak için asla ikinci bir şansımız olmaz.
Bireyler olarak doğduğumuz günden buyana dünyayı anlamlandırmak ve bazı bilgileri daha rahat içselleştirebilmek için şemalar kullanırız. Yaşadığımız her deneyim sonrası edindiğimiz bilgilerde zihnin en basit şu tutumu vardır:
- Ben bu deneyimi veya bilgiyi tanıyor muyum?
- Evet, 2003 yılında Galatasaray-Fenerbahçe maçında yaşadığın deneyime çok benzer.
- Pekala, o zaman aynı şemaya gidebilir.
- Hayır tanımıyor muyum, bunun için yeni bir şema açabilirim.
Bu sebeple bazıları, bir insanın sadece yürüyüşünden, konuşmasından, durum içindeki davranışından karşısındaki hakkında fikir sahibi olur. Bunların hepsi aslında bireyin daha önce açtığı şemalarda kendine özgü oluşturduğu kısa yollardır. Bu kısa yollar, doğru sonuca ulaştırdığı gibi yanlışa da götürebilir. Ancak neticede insan kendi hayatını kolaylaştırmak için kendi kısa yollarını kullanır.
Bir genetik miras olarak ilk insanın kendisini tehlikelerden korumak ve hayatta kalmak için geliştirdiği bu kısa yollar insanları bir bakışta değerlendirip onları, tehlikeli-tehlikesiz, iyi-kötü, güzel-çirkin, güçlü-güçsüz, sağlıklı-sağlıksız, mutlu-mutsuz, başarılı-başarısız… olarak tasnif etmemize sebep olur.
Kevin Hogan, gerçekte ilk izlenimin aslında “tek izlenim” olduğunu söyler. İnsanın ilk izlenimle aldığı kararı sonradan değiştirmesi mümkünse de, bu oldukça zor inşa edilen bir süreçtir.
Bu sebeple çalışanların şirket ile o ilk teması, birlikte geçirdiği ilk günü, tanıştığı ilk insanları, uyandırdığı hisleri beynin benzer deneyimlerle aynı şemaya koymasına sebep olur.
Ve bu deneyimi iyi ve güzel olan benzer deneyimler ile aynı şemaya yerleştirmekte şirketlerin çok önemli bir rolü vardır.
Hiç Amazon’un “1. Gün” mindsetini duydunuz mu?
İlk işinizin ilk iş gününü düşünün. Sonrasında değişen, dönüşen kariyer basamaklarınızı veya yeni mezunsanız gireceğiniz ilk işte neler hissedebileceğinizi.
1. Gün Amazon'un yaklaşık 26 yıldır sahip olduğu bir bakış açısı. Zorluklarla mücadele eden, değişimi benimseyen, hızlı karar verebilen ve en önemlisi müşteri takıntısı olan heyecanlı ve hırslı bir start-up zihniyeti..
Bir diğer bakış açısı ile çalışanın ilk günkü gibi heyecanını korumasıdır. Aynı dinamik ile çalışma ve gelişme isteğini koruması..
Yukarıda bahsettiğim o önemli rol de tam olarak onboarding. Yani işe alıştırma süreci olarak karşımıza çıkar. Çalışanın ilk günkü gibi heyecanını koruması, aynı dinamik ile çalışma ve gelişme isteğini koruması süreci.
Her şirketin ve her çalışanın biricik olmasına rağmen, işe alıştırma süreci tüm şirketler genelinde benzer üç elementten oluşur.
Ve bu üç element bizlere “İşe Alıştırmanın Altın Üçgeni”ni verir.
İşe Alıştırmanın Altın Üçgeni
1- Kültürel Uyum:
Her şirketin kendine özgü DNA'sı, misyonu, değerleri, davranış örüntüleri vardır. Tüm bu unsurların birleşimini kurum kültürü olarak adlandırılır Öte yandan, her bireyin de kendi değerleri, kimliği ve karakteri vardır. Bunlar ise çalışanın kültürüdür. Bu ikisi arasında köprü kurarak çalışanın şirkete ilk adaptasyonu başlar. (Kültürel Uyum'u bu yazımda ele almıştım.)
2- Beklenti Yönetimi:
Hayal kırıklığı çoğu zaman iyi bir beklenti yönetimi yapılmamış alanlarda ortaya çıkar. Bu nedenle, beklentileri yönetmek, işe alımdaki altın üçgenin kilit unsurlarından biridir. Bu adım ise aday ile ilk temasımızdan yani iş ilanını görmesi ile başlar. Çalışandan ne beklediğiniz çok açık olmalı. Ve çalışan da şirketten ne bekleyebileceği konusunda çok net bir fikir edinmelidir.
3- Teknik Beceriler
Elbette her iş tanımına hitap edecek bir dizi teknik beceriler vardır. Ki zaten işe alım sürecinde bunları ölçmeye çalışırız. Ancak Kültürel Uyumlu İşe Alım yazımda da belirttiğim gibi kültür için işe alıp beceri için eğitirse daha sürdürülebilir bir kariyer ve kültür yolculuğundan bahsedebiliriz. Buradaki başlık teknik beceriler olsa da ben sosyal becerilere de bir artı bırakmak isterim. Keza kurum kültürü olarak söz ettiğimiz her elementin altında bir sosyal beceri yatar: Etkili iletişim, duygusal zeka, karar verme, takım çalışması, davranışlarr..
Bonus: Oyunlaştırılmış Onboarding
Ve benim için bir onboarding’in olmazsa olması “oyunlaştırma”. Dinamikleri ve elementleri kurum kültürü ile uyumlanmış uçtan uca inşa edilmiş oyunlaştırmayı bu altın üçgenin tam ortasına oturtaabilirim.
Tam burada yeni yaşımın onboardingini yaptığım bugün de kendime doğum günü hediyemi paylaşmak istiyorum!
“Game Master” eğitimimizde Ercan Altuğ YILMAZ hocamla henüz prototipteyken deneme fırsatı bulduğumuz TOY Gamification Cardlarımı aldım. Hem benim için çok mutlu edici hem de bu süreçte şirketlere yaptığımız onboarding sürecini daha da kolaylaştıracak harika bir araç oldu.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık!
İşe Alımın Altın Üçgeni'ninin merkezinde iyi bir başlangıca dönecek olursak kültürümüzde de olduğu gibi hayırlı olmasını umduğumuz her yere sağ ayak ile gireriz. Çalışanlarınıza babaanne kurabiyesinin verdiği keyifli ve sıcak bir onboarding süreci yaşatmayı ve çalışanlarınızı sağ ayağınız ile adım atmayı unutmayınız! :D
Sevgilerle,