İşte İyi Olma Hali: Wellbeing

İste İyi Olma Hali: Wellbeing

Bu yazıyı okurken dinlemelik bir playlist .. *Mindbomb

Bu haftaki yazıma son zamanlarda sosyal medyalarınızda sıklıkla gördüğünüz bir dizi ile başlamak istiyorum: Zeytin Ağacı. Netflix’te şu an oldukça popüler olan, üzerine incelemeler yapılan ve biz pikologların aman (!) diye karşısında durduğu 8 bölümlük tatlı bir dizi. İzlemeyenler için mini bir spoi vereyim; dizide bazı olaylar eşliğinde bugün yaşadığımız birçok sıkıntının, sorunun, fobinin geçmişteki kökenlerimize dayandığı üzerine mesajlar verilmeye çalışılıyor. (Dizide kullanılan yöntemlerin kurgusal ve gerçekdışı olmadığına dikkat edelim.) Ancak mesajın derinliğine baktığımızda; nasıl ki kaşımızı, gözümüzü, boyumuzu, posumuzu atalarımızdan gen aktarımı ile alıyorsak psikolojik travmalarımızı da aynı şekilde genetik yolla geçmiş nesillerimizden alabiliyoruz. Bu kavramın psikolojide çalıştığımız tanımı ise kuşaklararası travma aktarımı veya kalıtsal aile travması. Bunun için The Healing Foundation hazırladığı animasyona göz atabilirsiniz.

Aynı zamanda dizide de sıklıkla gözümüze çarpan Amerikalı Psikolog Mark Wolynn’un yazdığı “Seninle Başlamadı” kitabı da bu tanımı anlamamız için iyi bir referans.

“Geçmiş, hiçbir zaman unutulmuş değildir. Geçmiş, geçmiş bile değildir.”

Bir Rahibeye Ağıt, William Faulkner

Yani demem o ki; bizler dünyaya sırtımızda, kalbimizde, aklımızda bir yük ile geliyoruz. Devam ettirmeye çalıştığımız yaşamımız bu yükün üzerine yük bindirmemeli. Attığımız her adımda, parçası olduğumuz her ortamda bu yüke yük bindirmek yerine sunulacak fırsatlar ile sağlığımız ve refahımız daha iyiye gitmeli.

Şimdi tüm bu bilgilerden yola çıkarak geçmiş yazılarımda sıklıkla söz ettiğim bir konuya geleceğim: İş hayatımız her ne kadar yaşamımızı idame ettirmek için gerekli gücün sarf edilmesi olarak görünse de altında birçok dinamik barındıyor. Ve elbette elimizde günyüzü gibi duran bir gerçek ise iş hayatımızın aslında belirli bir yaştan sonra zamanımızı ve enerjimizi en çok aktardığımız yer olması. Yani pastanın büyük dilimi. Bir yetişkinin günlük saat dilimi dağılımına baktığımızda da bu söylediğimi çok daha iyi anlayacaksınız.

No alt text provided for this image

24 saatimizi bir yetişkin olarak aşağı yukarı üstteki dağılımlarda harcıyoruz. Kendimize/sevdiklerimize kalan süre 6 saat. Bu zaman aralıklarını kendi içinde parçalara böldüğümüzde çoğu zaman iş arkadaşımızı eşimizden, ailemizden ve hatta kendimizden daha çok gördüğümüz bir zaman aralığı demektir. Bununla birlikte işte harcanan 8 saatin geri kalan 16 saate yansıması da göz ardı edilmemelidir.

Haliyle şirketlerde, insan ve insana dair her dinamiğin ayrıcalıklı ve öncelikli olarak ele alınmak istenmesi ve artık şirketlerin buna dair büyük bir yatırım payı ayırmak zorunda olması bizler için şaşırtıcı olmamalı. Çünkü tüm bunlar insan olmamızın en doğal hakkı: Sağlık sigortamız, hayatmızı idame ettiren iyi bir maaş, sağlıklı, güvenli ve refah çalışma ortamları, sosyal aktiviteler ve çok daha fazlası.. Aynen az önce bahsettiğim dünyaya geldiğimiz yüke yük bindirmeden, yaptığımız işte kendimizi daha iyi hissederek ilerleyen bir iş döngüsü.

Tabi bir başka günyüzü gerçek ise Mart 2020 – Pandemi ile tanışmamız; artan sağlık kaygıları, eve kapanmalar, hızla dijitalleşme ve aksi gibi “zaten evdesiniz” ile artan iş yükü..

İşte bugün aslında en temelde ele almak istediğim konu; well-being kelime anlamı olarak esenlik, zindelik olarak çevrilse de bütünsel olarak iyi olma hali. Özetle, yükümüze yük bindirmeden, bizi her gün daha iyiye götürmeyi hedefleyen bir tanım. Ve pek tabi ki, pastanın büyük bölümü iş hayatımızın, bu yükü hafifletmedeki payı; çalışanın iyi olma hali.

Pandemi sonrası şirketlerin büyük bir çoğunluğun uzaktan çalışma modeline geçmesi ile iş ve yaşam arasındaki çizginin ne kadar bulanıklaştığını görebiliyoruz, haliyle “çalışanın iyi olma arayışı” giderek bir ihtiyaca dönüşüyor. Future Workplace 2021 İK Duyarlılığı Anketi, kıdemli İK liderlerinin %68’inin (%40’ı CHRO) çalışanlarının iyi olma halini ve ruh sağlığını birinci öncelik olarak değerlendirdiğini ortaya koydu. Kurumsal refah pazarının şu anda ABD’de 20.4 Milyar $ olduğu ve 2026 yılına kadar 87,4 Milyar $’a çıkacağı tahmin edildiğinden, bunun İK liderleri için bir öncelik olması bizler için hiç de şaşırtıcı değil.* Raporun derinliklerine baktığımızda; 2020’de henüz bu konunun adı bile konulamazken 2021 sonuçlarında Top 5 Öncelik içerisinde ilk sırada yer alıyor. Bu çıktıları destekleyen bir başka araştırma ise; 2020 Amerikan Psikoloji Derneği (APA) tarafından 3.409 çalışan ile yapılan ankette; çalışanların %78’inin düzenli olarak stresli hissettiğini ve %20’sinin zihinsel sağlıklarının önceki yıldan bu yana kötüleştiğini belirtmesi üzerine. Diğer taraftan, Lyra Health raporuna göre iş arayanların da %71’i çalışmak istediği şirketlerin well-beingleri için yan haklar sunmasını bekliyor.

Bu noktada iki tarafın beklentilerini karşılamak ve mutlu çalışanlara sahip olmak isteyen şirketler, wellbeing çalışmalarına her geçen gün daha çok ağırlık veriyor. 

2021 Temmuz ayında çalıştığım şirkette Wokplace Concellor olarak terfi almıştım. Temelde yaptığım iş birebir aynıydı. İçerik moderatörleri çalıştığımız bir sosyal medya kanalında gelen filtresiz içeriklere 8 saat sadece bilgisayar başından maruz kalıyor, hem fiziksel hem de ruh sağlığını oldukça tetikleyen çalışma şartlarında yer alıyorlardı. Bizler de çalışanın iyi olma halini destekleyecek aktiviteler tasarlıyor, herhangi bir olası tetiklenme durumunda psikolojik ilk yardım sağlamak amacı ile şirket içerisinde konumlandırılıyorduk. Ancak çalışanın well-beingi ona sadece “yoga seansı” veya “çay arası” vermekten ibaret değil.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tanımına göre, çalışanların ve yöneticilerin sağlık, güvenlik ve iyi olma halini korumak ve geliştirmek için sürekli bir iyileştirme süreci oluşturmak için işbirliği kuran şirketler sağlıklı iş yeri olarak adlandırılıyor. Bu tanımın alt açılımlarında ise

  • Fiziksel çalışma ortamındaki sağlık ve güvenlik endişeleri,
  • İşin organizasyonu ve işyeri kültürü dahil olmak üzere psikososyal çalışma ortamındaki sağlık, güvenlik ve iyi olma hali endişeleri,
  • İş yerinde kişisel sağlık kaynakları
  • Çalışanların, ailelerinin ve toplumun diğer üyelerinin sağlığını iyileştirmek için topluluğa katılma yolları gibi birçok ihtiyaç yer alıyor.

Bu tanıma dayanarak, sağlıklı ve çalışanını düşünen şirketler aşağıdaki dört etki alanında kendilerini geliştirilebilir.

No alt text provided for this image

Healthy Workplace Framework and Model (Burton, 2010)

Şirketler çalışanlarına tüm alanlarda fırsatlar sağlamaya çalışırken bunları belirli amaçlar doğrultusunda yapmalı. Yukarıdaki model Dünya Sağlık Örgütü tarafından geliştirilmiş Healthy Workplace Framework and Model (Burton, 2010), modelde belirttiği üzere sağlıklı bir iş yeri şunları amaçlar:

No alt text provided for this image

Tabi tüm bu amaçları şirketin işleyişine nasıl entegre edebiliriz derseniz; yüzlerce iyi uygulama sayabilirim. Ancak bu uygulamalara ben değil çalışanınız karar vermeli. Çalışanın kendi ihtiyacı her ne ise ihityaçları doğrultusunda şirket içerisinde wellbeingi desteklenmeli ve buna yönelik uygulamalar geliştirilmeli. Son 5 yılda insan kaynakları alanının dönüşümü ve özellikle bu alana psikoloji mezunlarının istihdamının artması güzel başlangıçlar olarak görünüyor. Elbette ki iyi uygulamalar ile desteklenecektir ve yakın zamanda bu konuda sizleri çok daha rahatlatacak bir alan ile geleceğim. Şimdilik bir başka spoi olarak buraya iliştireyim: Wellow.io

Kaynakça

  • Burton J. WHO Healthy Workplace Framework and Model: Background and Supporting Literature and Practices. 2010
  • Debbie L. Stoewen, Wellness at Work: Building healthy workplaces
  • Future Workplace 2021 HR Sentiment Survey: Five Strategic Priorities For The Hybrid Workplace
  • Healthy workplaces: A model for action. World Health Organization

Yorum Yap